Üstel'in değerlendirmesi şöyle;
"Dünyanın gözü önünde, İsrail’in en temel insan haklarını hiçe sayarak, başta Filistin halkı olmak üzere bölge halklarına yönelik sürdürdüğü acımasız saldırganlığı, Doğu Akdeniz’i her geçen gün daha fazla istikrarsızlaştırmakta; bölgemizi ateş çemberine çevirmiştir.
Böyle bir ortamda Kıbrıs adasının güneyinde bulunan İngiliz üslerinin yarattığı stratejik riskler yetmezmiş gibi, Kıbrıs Rum Yönetimi’nin başka ülkelere de askeri üs niteliğinde olanaklar sunması adamızı doğrudan saldırı hedefi haline getirmektedir. Açıkça adada yaşayan halkın ulusal güvenliğini tehlikeye atmaktadır.
Buna karşılık, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Anavatan Türkiye ile eşgüdüm içinde yürüttüğü akılcı ve dengeli dış politika sayesinde istikrarın temsilcisi ve güvenliğin teminatı olmaya devam etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın vizyoner liderliğiyle Türkiye, bölgesel sorunları tetikleyen değil, çözümleri şekillendiren küresel bir aktör konumundadır.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ise, hala ırkçı ve yayılmacı “Megali İdea” anlayışının esaretinde kalarak, adadaki istikrara kast eden tutumunu sürdürmekte; diplomatik provokasyonlar, ekonomik ambargolar ve askeri hamlelerle adadaki barışı sabote etmektedir.
Kıbrıs Türk tarafı olarak bizler, kalıcı bir çözümün ancak karşılıklı saygıya dayalı, egemen eşitlik temelinde iki devletli yapıdan geçtiğini vurgulamakla beraber bu fikirden başka bir çözümün Kıbrıs Türkünün lehine olmadığını tekrarlarız. 1974 sonrası oluşan fiili durum, sadece bir “mevcut durum” değil, aynı zamanda barışın ve istikrarın da temelidir. Tarih tersine akmaz. Adada bulunacak çözüm, ancak bu gerçeklik üzerine bina edilecektir.
Egemen eşitliğe dayalı, iki devletli çözüm çağrımız; hem gerçekçidir hem de sürdürülebilir tek seçenektir.
Bu çerçevede, Kıbrıs Türk halkının iradesini, hukukunu ve kurumlarını yok sayan hiçbir yaklaşım kabul edilemez. Kaldı ki Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Nikos Hristodulidis’in son açıklamalarında, doğrudan KKTC yargısına yönelik sarf ettiği sözler, sadece diplomatik nezaket kurallarını değil, uluslararası hukuk ilkelerini de açıkça ihlal etmektedir.
Bağımsız yargımıza yönelik bu kabul edilemez beyan, sadece KKTC’nin egemenliğine değil, aynı zamanda evrensel hukuk normlarına da saldırıdır.
KKTC Yargısı, bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile dünyada örneği az görülen bir şekilde yüksek standartta çalışmakta; aldığı kararlarla hukuk devletinin onurunu taşımaktadır. Bu yargı, herhangi bir baskı ya da yönlendirmeye açık değildir. Kimsenin haddine değildir, dil uzatamaz.
Bizler, Kıbrıs Türk halkı olarak kendi siyasi geleceğimize sahip çıkma iradesine sahibiz. Kendi devletimizi kurmuş, kurumlarımızı tesis etmiş, demokrasiyi içselleştirmiş bir halk olarak varlığımızı tehdit eden her türlü saldırı karşısında kararlılıkla dururuz.
Anavatan Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğü, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin adadaki mevcudiyeti ve Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığımızın disipliniyle halkımızın mücahit ruhu birleşmiş; barışın teminatı olmuştur.
Halkımız bilmelidir ki sadece askeri değil; siyasi, diplomatik ve hukuki her alanda kararlıyız, güçlü ve dirayetliyiz. Bugün kapalı kapılar ardında haklılığımızı teslim eden dünya, yarın açıkça bunu dile getirmek zorunda kalacaktır.
Kıbrıs adasında iki bölgeli, iki toplumlu, iki egemen devletin varlığı artık yadsınamaz bir gerçektir. Bu yapının tanınması; adada sürdürülebilir barışın önünü açacak tek gerçekçi adımdır. Rum liderliği, bu gerçeği halkına anlatmalı ve artık barışçıl vizyonu benimsemelidir.
KKTC’nin güvenliğini hedef alan her türlü girişime karşı kurumlarımız ve özellikle bağımsız yargımız görev başındadır. Beşinci kol faaliyetlerine karşı da gerekli tüm tedbirler alınmıştır ve alınmaya devam etmektedir.
KKTC bir hukuk devletidir. Demokratik meşruiyetin gücünü halkından alan, kurumsal yapısıyla işleyen bir devlettir.
Bu bilinçle, Güney Komşumuz Kıbrıs Rum Yönetimi ile yaşanan tüm sorunları uzlaşı ve barışçıl yöntemlerle çözmek arzusundayız. Sayın Cumhurbaşkanımız Ersin Tatar’ın sunduğu güven artırıcı iş birliği önerilerini tüm samimiyetimizle desteklemekteyiz.
Bu vesileyle Rum Lider Hristodulidis’i, provokatif söylemlerden uzaklaşarak, gerçek anlamda iyi komşuluk ilkelerine riayet etmeye davet ediyorum.
Barış; güçsüzlüğün değil, medeniyetin ve adaletin tercihidir.
Bizler, iki devletli çözüm temelinde yan yana, barış içinde, karşılıklı saygıya dayalı bir gelecek kurmaya hazırız. Ve bu çözüm, sadece Kıbrıs’ın değil, Doğu Akdeniz’in geleceği için de hayati önemdedir.
Unutulmamalıdır ki: Kıbrıs Türk halkının iradesi esastır, devletimiz vazgeçilmezdir, egemenliğimiz tartışılmazdır."